Merhaba!

Yazı yazmak nedir sahiden? Her eline kâğıdı, kalemi alan (şu an artık klavyeyi) yazar olabilir mi? Ya da soruyu genişletirsek; her yazan yazar kabul edilebilir mi? Acaba her yazanın yazar olma gayesi var mı? Bu da önemli bence. Neyse.

            İşin doğrusu ilk defa açmış olduğum bir blog sayfası için ilk ne yazmam lazım bilmiyorum. Ama şu da gerçek; her şeyin ilki her zaman zordur. Benim de zorlandığım kısım burası; ilk blog yazım… Bu belki de bir yere ilk defa gittiğinde, tanımadığın ortamda konuşmaktan çekinmek gibi bir şey bana göre. Daha sonra alışılır ve devamı da gelir diye düşünüyorum. Blog yazısı da benim için öyle. Açtığım blog sayfasından yazar olma gibi bir gayem yok. Zaten her yazanın da yazar olabileceğini düşünmüyorum. Ben sadece çevremdeki insanlarla konuşarak anlatmaya çalıştıklarımı, bir yerlerde, bir başkasına ulaştırabilir miyim, düşüncesiyle açmış olduğum bir sayfadır. Umarım başarabilirim.

Bu yazı yazma fikri bende yaklaşık 2 senedir var. Ancak bölümümün ders planında eksiklikler gördüğüm için başladığım çift anadal programı, benim epey bir zamanımı aldı. Yazma işlemimi derslerde verilen ödevlerle törpülemeye çalıştım. Yazdıklarımı revize ederek peyderpey paylaşacağım. Konuşurken içimden geldiği gibi konuşuyorum ama yazarken öyle olmuyor tabii. Çevremden de ‘’Sen de yazsana. Sen neden yazmıyorsun?’’ gibi dönütler gelince blog sayfası açmaya karar verdim. (Tabii ki bunda; Koronavirüs döneminde evde kalmamın etkisi çok büyük.)

            Ben, Bursa Uludağ Üniversitesi  İşletme bölümünde son sınıfta öğrenciyim. Maliye bölümü ile çift anadal yapmaktayım. Bloğumda, ileride çalışmayı düşündüğüm, muhasebe uygulamaları ve vergi mevzuatı başta olmak üzere, yazmak istediğim her konuda yazı mevcut olacaktır. Sürekli değişen bir mevzuat içerisinde, bunların takibi her zaman zor olmaktadır. Zor ama bence eğlenceli olan bu takipte, elde ettiğim bilgilerle fikrimin olmasının güzel olduğunu düşünüyorum. Her İİBF öğrencisinin mevzuatı, günlük ekonomik olayları takip etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, çok ekstrem bir durum olmadığı sürece, her İİBF öğrencisi, ister istemez bu konularla ilgilenecektir. En azından ben öyle düşünüyorum.

Bu durumun faydasını da görüyorum aslında. Çevremden aldığım tepkilerle de doğru yaptığımı düşünüyorum. Örnek verecek olursam; Aralık ayında yaptığım sunumda, konum vergi kanunlarına göre değerleme ve amortismandı. Sunumu hazırladığım sırada, amortisman konusunda içinde değişiklik olduğunu bildiğim, 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun TBMM’den geçmiş ancak Cumhurbaşkanı tarafından daha onaylanmamıştı. Bu yasadan sunumda bahsedip bahsetmemem konusunda tereddütteydim. Zira daha uygulaması olmayan bir işlemi bir öğrenci olarak anlatmak zor bence. Ben de bir hocama danıştım. Hocam da bundan bahsetmem gerektiğini söyledi. Sunumda yapılan değişikliklerden bahsettim ve aldığım tepkilerden de anladığım kadarıyla iyi de oldu.

İlk yazımda, genel olarak, yapmak istediklerimi ve nedenlerini anlatmaya çalıştım. Biliyorsunuz ki, söylemek istedikleriniz için yorum yapabilirsiniz. Yorum yapın ki eksiklerimi, yanlışlarımı bileyim.

Yorumlar

  1. Uludağ üniversitesinde işletme okumak ile ilgili de bir yazı yazabilir misiniz? Tercih yapmayı düşünen benim gibiler için. Risklerini ve kendiniz hakkında planları? Ve bloğunuzda başarılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, temenniniz ve tavsiyeniz için teşekkür ederim. Bu fikri değerlendirip en kısa sürede bir yayın daha yapacağım. Başarılar dilerim.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lisans öğrencileri için Yüksek Lisans nedir?

Asgari Ücret ve Asgari Ücrette Asgari Bir İnceleme