Asgari Ücret ve Asgari Ücrette Asgari Bir İnceleme


1.     Giriş

         Bir üretimin meydana gelebilmesi için, üretim faktörlerinin bir araya gelmesi gerekmektedir. Klasik üretim faktörleri ise; doğal kaynak, emek, sermaye ve müteşebbistir (girişimci). Klasik üretim faktörleri ve karşılığında elde edilen gelirler aşağıdaki tablodan görülebilir.

Tablo 1: Üretim Faktörleri ile elde edilen gelirler

Üretim Faktörleri

Karşılığında Elde Edilen Gelirler

Doğal Kaynak

Rant

Emek

Ücret

Sermaye

Faiz

Müteşebbis (girişimci)

Kâr

                                                   Kaynak: Tarafımızca oluşturulmuştur.

            Doğal kaynak, toprak ve hammaddeden oluşur. Üretim faktörlerine katılmasıyla elde edilen gelire rant denilmektedir. Emek, fiziki veya düşünsel olarak üretime katılan insanlardır ve emek sonucunda elde edilen gelire de ücret adı verilmektedir. Sermaye, yer altında veya üstünde bulunan tüm fiziki varlıklar sermayeyi ifade etmekte, elde edilen gelire de faiz denilir. Müteşebbis ise, önceki üç faktörü bir araya getiren, üretimi gerçekleştiren kişidir.

            Ücret, yukarıda da zikrettiğimiz gibi, fiziki veya düşünsel olarak üretime katılan kişilerin elde ettikleri gelirlerdir. Teoride bu gelirler ayni veya parasal olmaktadır. Girişimcinin (işveren) amacı, kâr elde etmektir. Girişimci için önemli bir maliyet unsuru olan emek maliyetlerini düşürebilmek için, kişiler, çok düşük ücretle çalışmak zorunda bırakılmaktır. Ücretin sosyal bir hak olması, asgari ücretin doğuşunu yakın bir zamana kadar etkilememiştir. Modern anlamda asgari ücretin varlığı, başka bir deyişle, ücretlere bir alt sınır uygulaması yaklaşık yüzyıldan biraz fazladır.[1] Ücret, Anayasa’nın 55.maddesinde ‘’Ücret, emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgarî ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde bulundurulur.’’ diyerek ücretin tanımı yapılmış ve bir alt sınır olmasını emretmiştir. Çok çeşitli ücret türleri bulunmaktadır. Ancak, yazımızda sadece asgari ücret özelinde açıklamalarımızı yapacağız.

2.     Asgari Ücret

            Asgari ücret (minimum wage) dediğimiz ücret türü; insanın, emeğinin karşılığı olarak alması gereken en düşük ücreti ifade etmektedir. Bu ücret öyle bir ücret olmalıdır ki; insanın onuruna yakışır bir düzeyde olmalı, kimseye muhtaç olmadan, yaşamını idame ettirecek bir konumda bırakmalıdır. Tabii ki, neye göre, kime göre sorusu akla gelmektedir. Birçok ülkede olduğu gibi, asgari ücret yapılan hukuki düzenlemelerle belirlenir. Günümüzde çoğunlukla vasıfsız emeğin korunmasına yönelik böyle bir uygulama olup, artık dünyada birçok ülkede uygulanmaktadır. Böyle bir ücret türünün varlığı çalışan, çalıştıran ve devlet açısından önemli bir durum barındırmaktadır. Asgari ücret ikiye ayrılmaktadır:

a)      Brüt Asgari Ücret

b)      Net Asgari Ücret

            Brüt asgari ücret, hiçbir kesintinin yapılmamış hali, bir başka deyişle, işverenin kasasından çıkan işçi ücreti, net asgari ücret ise; bütün kesintiler yapılmış, işçinin cebine giren miktardır.

            Kişilerin sosyal güvenlik haklarını korumak maksadıyla asgari ücretten çeşitli primler kesilmektedir (SGK primi, işsizlik sigortası işçi payı). Bunun neticesinde, ortaya çıkan miktar gelir vergisi matrahı olmaktadır.

            Asgari ücret, ülkemizde ilgili devlet temsilcileri, bünyesinde en çok üyeyi bulunduran işçi ve işveren sendikası temsilcilerinin bulunduğu Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenmektedir.[2]

2.1.Türkiye’de Asgari Ücret

            Türkiye’deki asgari ücret uygulamaları aslında geçmişi Selçuklu ve Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. O dönemdeki esnaf teşkilatı olan Ahi teşkilatı, çeşitli alanlarda işlemlerde bulunmuştur. Bu teşkilatlanma, fiyatlara müdahalelerde bulunmuş, çırak, kalfa ve usta arasındaki ilişkileri düzenleyerek, Türk esnaf ve işçisine uygun hayat koşulları sağlama konusunda önemli roller üstlenmiştir.[3] Osmanlılar döneminde, devletin asgari ücretler konusunda bilinen ilk müdahalesi 1806 tarihinde olmuştur. 2 Şaban 1226 (1806) tarihini taşıyan bir fermanda o zamanki para birimi ile belli işlerde çalışan işçilerin ücretleri tespit edilmiştir.[4]

            Bu fermandan sonra, Milli Mücadele sırasında, asgari ücrete benzeyebilecek 1921 tarihli Ereğli Kömür Havzası Maden İşçilerinin Hukukuna Mütedair 151 sayılı Kanunun 11. Maddesinde ‘’kömür ocaklarında çalışan işçiler için asgari bir ücret’’ öngörülmüştür. Bu yasadan iki yıl sonra (1923) İzmir İktisat Kongresi’nde ‘’işçi ücretlerinin asgari hadlerinin ülkenin geçim koşullarına uygun olarak her üç ayda bir belediye meclisinde ilan edilmesi’’ kararlaştırılmıştır.[5]

            Cumhuriyet döneminde aslında ilk düzenleme 1936 tarihli 3008 sayılı İş Kanunu ile mevzuatımıza girmiştir. 3008 sayılı Kanun’un 32. Maddesinde ‘’ İktisadî ve içtimaî zaruretler dolayısıyla İktisad Vekâletince teklif edilecek işlerde gerek saat başına veya gündelik yahut haftalık veya aylık hesabı ile ve gerek parça başına yahut yapılan iş miktarına göre ödenecek işçi ücretlerinin en aşağı hadleri bir nizamname ile tesbit edilir.’’ hükmü asgari ücreti ifade etmektedir. Ancak hukuki alt yapının yetersizliğinden ilaveten II. Dünya Savaşı’nın varlığı ile asgari ücret uygulaması gecikmiştir. 1951 yılında uygulamanın esaslarını belirlemek için hazırlanan Asgari Ücret Tespitine Müteallik Yönetmeliğinin yürürlüğe girmesiyle ülkemizde de asgari ücret uygulamasının yasal alt yapısı tamamlanmıştır.[6]

            1951 – 1967 yıllarında ‘’il’’ esasına göre ve kapsama alınan her il için ayrı ayrı asgari ücret belirlenerek uygulanmaya çalışılmıştır. 1956 yılında 11 ilde, 1960 yılında 44 ilde ve nihayet 1966 yılında tüm illerde uygulanmıştır.[7] Ancak istenilen sonuçlar elde edilememiştir. Uygulamada istenilen sonuçlar elde edilemediğinden, 1967 yılında yürürlüğe giren İş Kanunu,  asgari ücret ile ilgili düzenlenmeler getirilmiş. Ancak 1967 tarihli İş Kanunu Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. 1971 yılında 1475 sayılı İş Kanunu çıkartılmıştır. 1475 sayılı Kanun çerçevesinde 1973 yılından sonra tarım kesimi için ayrı tarım dışı için ancak ülke bazında aynı asgari ücret uygulamasına geçildi.[8] 1989 yılından itibaren tarım kesimi için ayrı olan asgari ücret uygulaması kaldırıldı. Şu anda da yürürlükte olan 2003 tarihli 4857 sayılı İş Kanunu ile 1475 sayılı Kanun kaldırıldı ve diğer kanunlarla çalışanlar da asgari ücret uygulamasından faydalanabilecek vaziyete getirildi. Böylece tüm işçileri kapsayan, 4857 sayılı Kanun ile sosyal adalet ve hakkaniyet ilkelerine ve Anayasamızın 49. Ve 55.maddelerine de uygunluk sağlanmıştır.[9] 4857 sayılı Kanun’un 39.maddesi ile iş sözleşmesi ile çalışan ve bu kanun kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca Asgari Ücret Tespit Komisyonu aracılığı ile belirlenecek ücretlerin asgari haddine tabi oldukları anlaşılmaktadır.

3.     Vergi

            Vergi; devlet veya devlet tarafından vergilendirme yetkisi verilmiş kamu kurumlarının kamu harcamalarını finanse etmek ve/veya ekstra fiskal amaçlarla, herkesten mali gücüne göre aldığı, karşılıksız, zorunlu, nihai, parasal ödemelerdir. Mali güce göre vergilerin alınmasıyla adaletli vergilemenin yapılması amaçlanmaktadır. Maliye teorisinde mali güç göstergeleri; gelir üzerinden alınan vergiler, servet üzerinden alınan vergiler ve harcamalar üzerinden alınan vergilerdir. Yani bir yerden alınamayan vergilerle diğer taraftan vergi alınarak toplam adalet sağlanmaya çalışılmaktadır vergilemede. Yani kişinin ilgili kanundaki vergiyi doğuran olayın tanımlandığı tipe uygun davranmamasıdır. Somut bir örnek verecek olunursa; kişinin Motorlu Taşıtlar Vergisi mükellefi olmamak için ekli cetvellerdeki motorlu taşıtlardan edinmeyerek, kişi, elindeki varlığını harcayabilir. Harcama yaparak harcama vergilerinin konusuna girerek harcama vergisi ödemek durumundadır.

            Hukukta asıl amaç adaleti sağlamaktır, vergi hukukunda da vergilemede adaleti[10] sağlamaktadır. Vergileme, insanların mal varlıklarının üzerinde önemli bir azaltıcı etkiye sahip olduğu için, insanlar her zaman ödedikleri vergiye dikkat etmiştir.

4.     Asgari Ücret ve Vergileme

            Asgari ücretten alınan vergi çalışanın elde etmiş olduğu gelir üzerinden gelir vergisi alınmaktadır. Ancak çalışan bunu, beyanname vererek ödemez, stopaj/tevkifat yoluyla işveren, her ay veya üç ayda bir (bu durum işletmenin yapısına göre değişmektedir) muhtasar beyanname ile vergi dairesine ödenmektedir. Böylece beyana tabi vergiler içerisinde bulunan gelir vergisini işveren tarafından vergi sorumlusu sıfatıyla vergi dairesine ödenmektedir.

            Bir asgari ücretten sadece gelir vergisi kesilmemektedir. Gelir vergisinden önce, sosyal güvenlik primi (%14), işsizlik sigortası işçi payı (%1) kesilmekte, brüt asgari ücretten çıkarıldığında da gelir vergisi matrahına ulaşılmaktadır.

4.1. Asgari Ücretten Yapılan Kesintiler

            Asgari ücretten, az önce de bahsettiğimiz, çeşitli kesintiler bulunmaktadır.

4.1.1.      Vergi ve Vergi Benzeri Kesintiler

            Kişiler her zaman çalışabilecek vaziyette olamayabilirler. Hastalık, yaşlılık işten çıkartılma vs. nedenlerle her zamanki gibi olamazlar. Sosyal devlet anlayışı gereği kişilerin çalışabildiği dönemlerde aldıkları ücretlerden, daha sonra kullanabilmeleri için, çeşitli kesintiler yapılmaktadır. Yani, kesinti olmaksızın, bir kişinin ücret alması kişiyi daha sonra sıkıntılı günler yaşamasına sebep olabilecektir. Yani sosyal güvenlik kesintilerinin amacı;

a)      SSK Primi İşçi payı

b)      İşsizlik Sigortası İşçi Payı

c)      Gelir Vergisi

d)     Damga Vergisi

            Son beş senede belirlenen asgari ücret miktarları ve yapılan kesintilerin bulunduğu tablo aşağıdadır.


Tablo 2: Brüt Ücretten Yapılan Kesintiler

   Ücret          Yıllar

2016

2017

2018

2019

2020

Brüt Asgari Ücret

    1.647,00  

    1.777,50  

    2.029,50  

    2.558,40  

    2.943,00  

SGK Prim İşçi Payı (%14)

        230,58  

        248,85  

        284,13  

        358,18  

        412,02  

İşsizlik Sigortası İşçi Payı (%1)

          16,47  

          17,78  

          20,30  

          25,58  

          29,43  

Gelir Vergisi Matrahı

    1.399,95  

    1.510,88  

    1.725,08  

    2.174,64  

    2.501,55  

Ödenecek Gelir Vergisi 

        209,99  

        226,63  

        258,76  

        326,20  

        375,23  

Damga Vergisi

          12,50  

          13,49  

          15,40  

          19,42  

          22,34  

Kesintiler Toplamı

        469,54  

        506,75  

        578,59  

        729,38  

        839,02  

Net Ücret

    1.177,46  

    1.270,75  

    1.450,91  

    1.829,02  

    2.103,98  

Asgari Geçim İndirimi

        123,53  

        133,31  

        152,21  

        191,88  

        220,73  

Net Ücret (AGİ Dahil)

    1.300,99  

    1.404,06  

    1.603,12  

    2.020,90  

    2.324,71  

Kaynak: Geçmiş senelerin asgari ücretleri araştırılarak tarafımızca oluşturulmuştur.

            Brüt asgari ücret ile ele geçen asgari ücret arasındaki fark tablodan görülmektedir.

4.2. Asgari Ücret ve Vergi Yükü

            Toplanan vergilerle kişiler üzerindeki bıraktığı etki vergi yükünün hesaplanması ile olur. Vergi yükü, mikro açıdan bakıldığında mükellefin ödediği toplam verginin, mükellef gelirlerine oranı, makro açıdan bakıldığında ise, toplam ödenen vergilerin GSMH’ne oranıdır.[11] Bu açıklama ile anlaşılan, ödenen vergilerle elde edilen gelirler bilinerek ve böylece vergi yükü tespit edilebilmektedir.

 Tablo 3Çeşitli Vergi Yükü Formülleri

 Toplam Vergi Yükü Devletin Vergi Gelirleri Toplamı/GSMH
 Kişisel Vergi Yükü     Kişinin Ödediği Toplam Vergiler/Kişinin Toplam Geliri
 Kişisel Net Vergi Yükü         (Ödenen Vergi - Yararlanılan kamu Hizmeti)/ Kişinin Toplam Geliri
 Kişisel Gerçek Vergi Yükü     ((Ö.Vergi+K.Yansıyan V.)-(Y.Kamu Hiz.-Yansıtılan Vergi))/Kişinin Toplam Geliri


Kaynak
: Rakıcı, C., & Vural, T. (2011). Asgari Ücret Üzerindeki Toplam Vergi Yükü ve Asgari Ücret Tutarının Anlamı. Ekonomi Bilimleri Dergisi, 3(2), s. 64.

 

            Yukarıdaki formüller yardımıyla vergi yükleri hesaplanabilir.

Tablo 4: Asgari Ücret Üzerindeki Vergi Yükü

Brüt Asgari Ücrete Göre (%)

YILLAR

2016

2017

2018

2019

2020

Vergi Yükü

6,00865

6,00907

6,00893

6,00907

6,00892

Vergi vb. Yükümlülükler

21,00865

21,00907

21,00893

21,00907

21,00892

Net Asgari Ücrete Göre (%)

 

2016

2017

2018

2019

2020

 

Vergi Yükü

6,64591

6,64651

6,64648

6,64633

6,64610

 

Vergi vb. Yükümlülükler

26,59614

26,59682

26,59659

26,59681

26,59657

 

Kaynak: Tablo 2’teki veriler kullanarak tarafımızca oluşturulmuştur. 

 

            Asgari ücret üzerindeki vergi yükü %6 civarındadır. Ancak diğer kesintilerle yaklaşık %26’sı işçinin ücretinden kesilmektedir. Başka bir deyişle bir çalışanın her ay hak ettiği ücretindeki 4 liranın 1 lirası parafiskal yükümlülük olarak devlete, çalışan adına işveren tarafından ödenmektedir. Vergi benzeri yükümlülüklerin mantığı çalışanı korumak, vergilerin mantığı da kamu harcamalarını finanse etmektir. Ancak insan geçimi için en az miktar olması hasebiyle asgari ücret vergilendirilip vergilendirilmeme konusunda çok fazla tartışma konusu olmuştur. Uzun süredir asgari ücretin vergilendirilmemesi gerektiği çok fazla söylenmesine rağmen, devletin önemli finansman kaybına uğrayacağı endişesiyle gerçekleştirilememektedir.[12]


            

[1] IŞIĞIÇOK, Özlem. (2017) Ücret: Teorisi, Politikası, Yönetimi, Sistemleri.  Dora Yayınları, Bursa, s. 41.

[2]  25134 sayılı Resmi Gazete ve 4857 sayılı İş Kanunu md.39.

[3] Eser, B. Y., & Terzi, H. (2008). Türkiye’de Asgari Ücret: Sorunlar Öneriler. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 22(1), s. 129.

[4] Eser, B. Y. & Terzi, H. a.g.m. s.130.

[5] Işığıçok Ö. a.g.e. s. 55.

[6] Işığıçok Ö. a.g.e. s. 56.

[7] Işığıçok Ö. a.g.e. s. 56.

[8] Işığıçok Ö. a.g.e. s. 57.

[9] Işığıçok Ö. a.g.e. s. 57.

[10] Bakar, F., Gerçek, A., & Mercimek, F. (2013). Vergilemede Adalet Normunun Çeşitli Ülke Anayasalarındaki Görünümü. Hukuk ve İktisat Araştırmaları Dergisi, 5(2), s. 63.

[11] Rakıcı, C., & Vural, T. (2011). Asgari Ücret Üzerindeki Toplam Vergi Yükü ve Asgari Ücret Tutarının Anlamı. Ekonomi Bilimleri Dergisi, 3(2), s. 63.

[12] Korkmaz, A. (2001). Türkiye’de asgari ücretin mali yönü. Cumhuriyet Üniversitesi İİBF Dergisi, 2(1), s. 276.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lisans öğrencileri için Yüksek Lisans nedir?

Merhaba!